|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
hiç karşı gelmeden bir şeyi kabul etmek |
take something lying down f.
|
|
2 |
Genel |
güçlükle kabul etmek (sevmediği bir şeyi) |
come to terms with f.
|
|
3 |
Genel |
bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmek |
take it for granted f.
|
|
4 |
Genel |
(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek |
center [obsolete] f.
|
|
5 |
Genel |
(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek |
centre [obsolete] f.
|
|
6 |
Genel |
(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek |
center [obsolete] f.
|
|
7 |
Genel |
(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek |
centre [obsolete] f.
|
|
Phrasals |
|
8 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) (doğru, gerçek, cevap vb) olarak düşünmek/kabul etmek |
take (something) to be (something) f.
|
|
9 |
Öbek Fiiller |
biri ya da bir grup karşısında bir şeyi kabul etmek |
concede something to someone or something f.
|
|
10 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul etmek |
confess to f.
|
|
|
11 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey olarak) kabul etmek |
accept (something) as (something) f.
|
|
12 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey karşılığında) kabul etmek |
accept (something) as (something) f.
|
|
13 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey olarak) doğruluğunu kabul etmek |
accept (something) as (something) f.
|
|
14 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey karşılığında) kabul etmek |
accept something as something f.
|
|
15 |
Öbek Fiiller |
(yaptığı bir şeyi) kabul etmek |
own up to f.
|
|
16 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
17 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul edip/onaylayıp yoluna onunla devam etmek |
run with f.
|
|
18 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak kabul etmek |
recognize (someone or something) as (someone or something) f.
|
|
19 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak kabul etmek |
recognize something as something f.
|
|
20 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul etmek |
imprint (something) on (someone or something) f.
|
|
21 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul etmek |
imprint (something) onto (someone or something) f.
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi oyla kabul etmek |
vote something through f.
|
|
23 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi oylayarak kabul etmek |
vote something through f.
|
|
24 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi oylamayla kabul etmek |
vote something through f.
|
|
25 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi kabul etmek |
pass on someone or something f.
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul etmek |
accede to something f.
|
|
27 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şeyin içine kabul etmek |
admit something into something f.
|
|
28 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul etmek |
admit to something f.
|
|
29 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak kabul etmek |
adopt something as something f.
|
|
30 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul etmek |
agree to something f.
|
|
|
31 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yere kabul etmek |
allow someone or something into a place f.
|
|
32 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi içeri kabul etmek |
allow someone or something into a place f.
|
|
33 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yere kabul etmek |
and allow someone or something in f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi içeri kabul etmek |
and allow someone or something in f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek |
allow (someone or something) in (something or some place) f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek |
allow (someone or something) in (something or some place) f.
|
|
37 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek |
allow (someone or something) into (something or some place) f.
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek |
allow (someone or something) into (something or some place) f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şeyin içine kabul etmek |
admit something into something f.
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul etmek |
admit to something f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak kabul etmek |
adopt something as something f.
|
|
42 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul etmek |
agree to something f.
|
|
43 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yere kabul etmek |
allow someone or something into a place f.
|
|
44 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi içeri kabul etmek |
allow someone or something into a place f.
|
|
45 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yere kabul etmek |
and allow someone or something in f.
|
|
46 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi içeri kabul etmek |
and allow someone or something in f.
|
|
47 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek |
allow (someone or something) in (something or some place) f.
|
|
48 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek |
allow (someone or something) in (something or some place) f.
|
|
49 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek |
allow (someone or something) into (something or some place) f.
|
|
50 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek |
allow (someone or something) into (something or some place) f.
|
|
51 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kabul etmek |
assent to something f.
|
|
52 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri için olumsuz olarak kabul etmek |
count something against someone f.
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi biri/bir şey olarak kabul etmek |
establish someone or something as someone or something f.
|
|
54 |
Öbek Fiiller |
(kendini/birini/bir şeyi bir şey) olarak kabul etmek |
establish (oneself, someone, or something) as (something) f.
|
|
55 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) kabul etmek/kabullenmek |
get down with (someone or something) f.
|
|
56 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) kabul etmek |
give in to (someone or something) f.
|
|
57 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi/birinin dediğini kabul etmek |
go for something f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) kabul edip onunla yaşamaya devam etmek |
live with (something) f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) şevkle/hevesle kabul etmek |
seize onto (something) f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) şevkle/hevesle kabul etmek |
seize on (something) f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) şevkle/hevesle kabul etmek |
seize upon (something) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) kabul etmek |
settle for (someone or something) f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) dışarıdan göründüğü gibi kabul etmek |
take (someone or something) at face value f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye/bir yere) kabul etmek |
take (someone or something) into (something or some place) f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) kabul etmek |
turn toward (someone or something) f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) kabul etmek |
turn toward (someone or something) f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) olarak bilmek/kabul etmek |
know (someone or something) as (something)
|
|
Phrases |
|
68 |
İfadeler |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
it's one thing to (do something), it's another to (do something else) expr.
|
|
69 |
İfadeler |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
it’s one thing to do a, it’s (quite) another (thing) to do b expr.
|
|
70 |
İfadeler |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
a is one thing, b is (quite) another expr.
|
|
|
Colloquial |
|
71 |
Konuşma Dili |
bir şeyi kabul etmek |
take something f.
|
|
72 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
(something) is one thing, (something else) is (quite) another expr.
|
|
73 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
it’s one thing to do a, it’s (quite) another (thing) to do b expr.
|
|
74 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
a is one thing, b is (quite) another expr.
|
|
75 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
it's one thing to (do something), it's another to (do something else) expr.
|
|
76 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
it's one thing to (do something), it's another thing to (do something else) expr.
|
|
77 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil |
it's one thing to (do something), it's quite another to (do something else) expr.
|
|
Idioms |
|
78 |
Deyim |
bir şeyi büyük bir zevkle kabul etmek |
lap something up f.
|
|
79 |
Deyim |
(bir şeyi) dış görünümüne göre/görüntüsüne bakarak/yüzeysel olarak değerlendirmek/ doğru kabul etmek |
take at face value f.
|
|
80 |
Deyim |
(bir şeyi) sözü/görüşü kaldırmak/kabul etmek |
take well to something f.
|
|
81 |
Deyim |
(bir şeyi) sözü/görüşü kaldırmak/kabul etmek |
take kindly to something f.
|
|
82 |
Deyim |
(yazılmış ya da söylenmiş bir şeyi) doğru kabul etmek |
take as gospel f.
|
|
83 |
Deyim |
gerçek olmayan bir şeyi olası kabul etmek |
suspend disbelief f.
|
|
84 |
Deyim |
(bir şeyi kabul etmek |
take (something) through (one's) head f.
|
|
85 |
Deyim |
(bir şeyi) doğru kabul etmek |
take (something) for gospel f.
|
|
86 |
Deyim |
(bir şeyi) mutlak/tereddütsüz doğru olarak kabul etmek |
take (something) for gospel f.
|
|
87 |
Deyim |
(bir şeyi) sorgulamadan/itiraz etmeden doğru olarak kabul etmek |
take (something) for gospel f.
|
|
88 |
Deyim |
bir şeyi yapmayı onur meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek |
be/feel duty/honour bound to do something [uk] f.
|
|
89 |
Deyim |
bir şeyi yapmayı şeref meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek |
be/feel duty/honour bound to do something [uk] f.
|
|
90 |
Deyim |
bir şeyi yapmayı onur meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek |
be/feel duty/honor bound to do something [us] f.
|
|
91 |
Deyim |
bir şeyi yapmayı şeref meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek |
be/feel duty/honor bound to do something [us] f.
|
|
92 |
Deyim |
bir şeyi kendine ait saymak/kabul etmek |
call something your own f.
|
|
93 |
Deyim |
(bir şeyi) kabul etmek için izin almak |
get (the) clearance to have (something) f.
|
|
94 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) kayıp/kayboldu kabul etmek |
give (someone or something) up for lost f.
|
|
95 |
Deyim |
birini/bir şeyi kayıp kabul etmek |
give somebody/something up for lost f.
|
|
96 |
Deyim |
birini/bir şeyi kabul etmek zor gelmek |
not take kindly to somebody/something f.
|
|
97 |
Deyim |
(bir şeyi) imzalayıp kabul ve tasdik etmek |
sign (something) into law f.
|
|
98 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) severek kabul etmek |
take (someone or something) into (one's) heart f.
|
|
99 |
Deyim |
(bir şeyi) gerçek kabul etmek |
take (something) as (the) gospel truth f.
|
|
100 |
Deyim |
(bir şeyi) kesinlikle doğru kabul etmek |
take (something) as (the) gospel truth f.
|
|
101 |
Deyim |
(bir şeyi) tereddütsüz doğru kabul etmek |
take (something) as (the) gospel truth f.
|
|
102 |
Deyim |
(bir şeyi) gerçek kabul etmek |
take (something) for (the) gospel truth f.
|
|
103 |
Deyim |
(bir şeyi) kesinlikle doğru kabul etmek |
take (something) for (the) gospel truth f.
|
|
104 |
Deyim |
(bir şeyi) tereddütsüz doğru kabul etmek |
take (something) for (the) gospel truth f.
|
|
105 |
Deyim |
bir şeyi olduğu gibi kabullenmek/kabul etmek |
take something in your stride [uk] f.
|
|
106 |
Deyim |
bir şeyi olduğu gibi kabullenmek/kabul etmek |
take something in stride [us] f.
|
|
107 |
Deyim |
yanlış bir şeyi doğru olarak kabul etmek |
take the shadow for the substance [dated] f.
|
|
108 |
Deyim |
(olumsuz) bir şeyi onur nişanesi olarak kabul etmek/saymak |
wear (something) as a badge of honor f.
|
|
Slang |
|
109 |
Argo |
(bir şeyi) yapmayı kabul etmek |
come at [australia] f.
|
|